Ne zaman bilgi kirliliginden kurtulmak icin cop kutusuna elimi uzatsam icinden guzelligini artik unuttugumu zannettigim cicekler cikiyor karsima. ve hatirliyorum yeniden.
sonra ben ayniyla ve artik hic unutulmayacak tarihlerle buradan paylasiyorum ki bu guzel anilar tarih olsun.
kavusmayi sabirsizlikla bekledigim ve asik oldugum bir sehrin ruhunu ruhumda yasatan, bana kim oldugumu hatirlatan mektuplar...
Kadinlar geciyor hayatindan erkekler. artik hatirlamadigin bir suru ayrinti ve yasanmis onca sey. ama sonra bir gun birisi oyle icten gulumseyip oyle bir laf ediyor ki o tek bir an yillarca suren bircok tanisikliga bedel geliyor.
o artik cok ozledigim gezegendeki yillardir hayatimdaki yeri hic degismeyen bir bilgeden...
* * *
30.10.2013
MÜSTEAR İSİMLERLE
KONUŞMALAR;
"Tutku sevgilinin
gerçek kimliğiyle ilgilenmez" Anais Nin
Yazıyı genelde aydınlık bulur insanlar…
aydınlatıcı bir şeydir… ama bazen aynı oranda karanlıktır… işte öyle zamanlarda
harflerin gölgesine saklanıverir insan… ruhunu kelimelerle gizler… çünkü
saklanması gereken bir yürek taşıdığına inanır bazen… belki de yaptığımız budur
Elis, kelimelere saklanmak..
Neden bu kadar tanıdık geldiğini düşündüm: Leonard
Cohen’den bir laf geldi aklıma sonra: "her
şeyde bir çatlak vardır. ışık böylece içeri girer"… hepimizin ruhunda
kırıklar çatlaklar ve fay hatları var…
Kendi içinde duvarlar örmüşsün...perdeler
çekmişsin, çukurlar açmışsın, surlar inşa etmişsin... Belki tanıdık geldiğinden
hüznün, belki yalnızca sırtını dünyaya döndüğün için, belki yeldeğirmenleriyle
savaşmaktan hala yorulmamış bir Don Kişot olduğumdan durdum ve baktım gözlerine,
göremesem de onları... Herkes canavarlara gözünü kaparken hızla kaçarken
durmaktır hayali de olsa canavarlarla savaşmaktır benim yaptığım; tıpkı senin
gibi Elis… herkes hızla geçiyor birbirinin yanından.. insanlar sevişiyor,
savaşıyor konuşuyor, dost oluyor, ihanet ediyor ve hızla tüketip gidiyor her
şeyi, içine bakmıyor kimse, ruhunu yitirmek çok kolay bu dünyada... geride
kötürüm kalpler, acı ve buruk tatlar kalıyor... kalbini, koru dileğim bu Elis...
Çünkü kötü gibi görünen her şey aslında o kadar yakınımızdaki bir sabah
kalktığımızda biz de kendimizi Samsa gibi bir böceğe dönüşmüş bulabiliriz…
Her yanımız canavarlarla sarıldığında seni artık
sen olmak kurtarmadığında bazen ölü taklidi yaparsın bazen sen de bir
canavarmış gibi davranırsın bazen senin de kardeşinin kanını içmen gerekir.
Evet Elis kötülüğün bahaneleri her zaman iyilikten daha iyi olmuştur.. Cehennem
her zaman cennetten daha baştan çıkarıcı olmuştur… Sana hayat hakkında dersler
verdiğimi düşünmeni istemem Elis sanırım yazdıklarım en az senin kadar kendime
de yazılıyor…
“...asıl bahtiyar, bir
ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı
anda, saadetinin en yüksek noktasında bir "Ah!" diyerek düşüp
ölebilendir.” demiş Sabahattin Ali…
Her harfin yanı başında o harfin meleği
dururmuş! Sana binlerce melek gönderdim… ruhuna dokunsunlar diye Elis…