31 Temmuz 2015 Cuma

MÜSTEAR İSİMLERLE mektuplar,


Ne zaman bilgi kirliliginden kurtulmak icin cop kutusuna elimi uzatsam icinden guzelligini artik unuttugumu zannettigim cicekler cikiyor karsima. ve hatirliyorum yeniden.

sonra ben ayniyla ve artik hic unutulmayacak tarihlerle buradan paylasiyorum ki bu guzel anilar tarih olsun.

kavusmayi sabirsizlikla bekledigim ve asik oldugum bir sehrin ruhunu ruhumda yasatan, bana kim oldugumu hatirlatan mektuplar...

Kadinlar geciyor hayatindan erkekler. artik hatirlamadigin bir suru ayrinti ve yasanmis onca sey. ama sonra bir gun birisi oyle icten gulumseyip oyle bir laf ediyor ki o tek bir an yillarca suren bircok tanisikliga bedel geliyor.

o artik cok ozledigim gezegendeki yillardir hayatimdaki yeri hic degismeyen bir bilgeden...


*                                                                                      *                                                                   *



30.10.2013


MÜSTEAR İSİMLERLE KONUŞMALAR;

"Tutku sevgilinin gerçek kimliğiyle ilgilenmez" Anais Nin

Yazıyı genelde aydınlık bulur insanlar… aydınlatıcı bir şeydir… ama bazen aynı oranda karanlıktır… işte öyle zamanlarda harflerin gölgesine saklanıverir insan… ruhunu kelimelerle gizler… çünkü saklanması gereken bir yürek taşıdığına inanır bazen… belki de yaptığımız budur Elis, kelimelere saklanmak..

Neden bu kadar tanıdık geldiğini düşündüm: Leonard Cohen’den bir laf geldi aklıma sonra: "her şeyde bir çatlak vardır. ışık böylece içeri girer"… hepimizin ruhunda kırıklar çatlaklar ve fay hatları var…

Kendi içinde duvarlar örmüşsün...perdeler çekmişsin, çukurlar açmışsın, surlar inşa etmişsin... Belki tanıdık geldiğinden hüznün, belki yalnızca sırtını dünyaya döndüğün için, belki yeldeğirmenleriyle savaşmaktan hala yorulmamış bir Don Kişot olduğumdan durdum ve baktım gözlerine, göremesem de onları... Herkes canavarlara gözünü kaparken hızla kaçarken durmaktır hayali de olsa canavarlarla savaşmaktır benim yaptığım; tıpkı senin gibi Elis… herkes hızla geçiyor birbirinin yanından.. insanlar sevişiyor, savaşıyor konuşuyor, dost oluyor, ihanet ediyor ve hızla tüketip gidiyor her şeyi, içine bakmıyor kimse, ruhunu yitirmek çok kolay bu dünyada... geride kötürüm kalpler, acı ve buruk tatlar kalıyor... kalbini, koru dileğim bu Elis... Çünkü kötü gibi görünen her şey aslında o kadar yakınımızdaki bir sabah kalktığımızda biz de kendimizi Samsa gibi bir böceğe dönüşmüş bulabiliriz…

Her yanımız canavarlarla sarıldığında seni artık sen olmak kurtarmadığında bazen ölü taklidi yaparsın bazen sen de bir canavarmış gibi davranırsın bazen senin de kardeşinin kanını içmen gerekir. Evet Elis kötülüğün bahaneleri her zaman iyilikten daha iyi olmuştur.. Cehennem her zaman cennetten daha baştan çıkarıcı olmuştur… Sana hayat hakkında dersler verdiğimi düşünmeni istemem Elis sanırım yazdıklarım en az senin kadar kendime de yazılıyor…

“...asıl bahtiyar, bir ömür boyunca hasretini çektiği şeye kavuşan değil, ona erişeceğini anladığı anda, saadetinin en yüksek noktasında bir "Ah!" diyerek düşüp ölebilendir.” demiş Sabahattin Ali…

Her harfin yanı başında o harfin meleği dururmuş! Sana binlerce melek gönderdim… ruhuna dokunsunlar diye Elis…