20 Ekim 2019 Pazar

eve donerken uzun yolu sec,




   hayal kirikliginin kokusu, oyuncaklar, renkler, resimler, yarim kalmis kitaplar, gece yarisindan sonra ortaya cikan yatagin altina saklanmis canavarlar sarmis her yanini.


    sonra her sey gecip bu ruya bittiginde daha hizli kos kacmak icin elis.

    tum bedenini dikenli tellerle sarmis olacaklar. ve etinin kemiginden ayrildigi ilk adimda akbabalar kan kokusunu almadan once de daha hizli kosman gerekecek. cunku o ilk adiminin kokusu akbabalardan once kalabaliktaki dikkatli izleyicilerin gozunden kacmayacak.

     kos elis!

23 Temmuz 2019 Salı




Kalktim bu sabah hayatima baktim cizdigim bir dünyada.
 Hafizam silinmisti birkac andan baska.
 Ahhh anlar ne cok önemli bir bilsen Elis...  

                                “iki seyi unutma(m). Üstümü örttügünù, elimi tuttugunu...”

26 Aralık 2017 Salı

noktalama işaretlerinin üzmediği bir gezegen,

bir sabah kapıyı çalınca açtım ben de. içeri aldım. pek soru da sormadım.

oturdu hemen. tahta masaya ellerini koydu.

şapkasının içinden önce soru işaretlerini, sonra ünlemleri en son da noktalı virgüllerini çıkarıp önüme bıraktı. son kalan üst üste iki noktasını da bana olan sadakatini söylemek için kullandı.

tüm bunlar olurken kirpikleri ne kadar güzel diye düşündüm. gözlerinin içine bakarken uyuyakalmışım.

o sırada dünyanın karanlık tarafına gitmiştim.

* * *

uyanmıştım.

kirpiklerini tırmanarak gözlerine ulaştığımda kafasının bomboş olduğunu farkettim.

ama üzgün değildi. şaşırdım ve nedenini sordum. Son kalan tırnak işaretini benim için kullanması beni dehşete düşürmüştü. ve şöyle dedi:

"asıl kalbimin doldurulması gerekiyor. bu nedenle kapınızı çaldım. kafamdakileri de kalbimi daha iyi görün diye üzerimden çıkardım."

artık konuşmamız için gerekli olan bütün noktalama işaretlerini yitirmiştik. neyse ki bende yıllardır saklanmış olanlar ikimize de yetecek kadar fazlaydı. beni ayıplamasın diye söyleyemedim.

aslında bu çok önemsizdi çünkü birbirimize hiç itiraf etmedik evet ama biliyorduk ki hiç konuşmasak bile tahta bir masa üzerine bırakılmış birkaç içten cümleyle yüzyıllar boyu yaşardık.

17 Ekim 2017 Salı

hızlı öyle hızlı gitmem gerekiyor ki!


Basladıgımız yerde yeniden karşılaşmıştık. "Hoşgeldin" dedi. Dimdik durmamla karşısında, yere yığılıp ağlamam aynı andaydı.

Oradaydık evet. Rüyalarımda hayaline uyandığım, en çok sevdiklerimin ve aşık olduklarımla el ele altından geçtiğim o ışıklı köprünün olduğu sihirli şehir...

Sevgili Elis,

Sonra upuzun bir yol beni çağırdı, yeşilliklerine bakınca Ege olduğunu anladığım. Babanın yüzünü avuclarının içine alıp öpmesi ve annenin balkon kahvaltısı dünyanın en güzel hoşgeldinidir orada.

Cennette miyim?

İlk aşklarımızı yaşadığımız bir sahil kasabasında çocukluk arkadaşım ve ben. O zamanlar sevdiğimiz grubun yeni albümü çıkmış şimdilerde. Birbirimize bakıyoruz bu biraz da rahatsız eden nostaljiden korkarak. Geçmişte miyiz yoksa gelecek mi bu?

Bunca yıl metaforlara sığınmışken her şey ne kadar gerçek.

Çıplak mıyız?

*                                                    *                                                          *

Birden köklerimle olduğum yere bağlanmak istedim. İnsanların tüm ömürleri boyunca aynı kasabadan çıkmadan yaşadıklarını görmüştüm ve bu beni çok şaşırtmıştı. Oysa yıllar boyunca bir dağın eteklerine bakarak hep arkasında ne olduğunun hayalini kurmuştum. Şimdi olduğum yere bağlanmak ve kalıp evcilleşmek istiyordum şuursuzca. Öylesine gezdiğim sokaklardaki taş evlerin birine ömrümü bağlamak istedim o anda.

Kalmak istedikçe seni daha uzağa iten bir gezegen oldu mu hiç Elis? Gözüne bakamıyorum bunca sevdiğim şeyin olur da küçük bir bakış beni yakalar kaçamam artık diye.

Bir kitaba takılmış gözlerim tesadüfen.
"Hızlı öyle hızlı gitmem gerekiyor ki" diyor Baudelaire.

Oysa ki hiç kaçamayacak kadar yavaşlamak istiyordum şimdi.

"Kal" dedi adam. Elini tutabilirdim.

Ama kusurluydum. Tüm gezegenler deli gibi kendi etraflarında delice dönüp büyürlerken ben hep biraz çocuk kalmıştım.

Bunu sana ilk defa itiraf ediyorum; çocuk kalbin belki anlamaz ama yaşlanmıştım

elis.

14 Ekim 2017 Cumartesi

ve sana mektup yazacağım,



Her mevsim belki güzeldir ama sonbahar bana iyi gelmiyor Judith.

Kış geldiğinde, gelip kalbine gözlerimle bakacağım.

15 Nisan 2016 Cuma

per aspera ad astra,



icimde bir yazi yeni tamamlandi sevgili elis.


aylardir ve belki de yuzyillardir icimde biriktirdigim... her zaman urkek; kaleme dokulmeye bir o kadar isteksiz ve de kirilgan bir yazi. 

soyle dusundum tum bu zaman boyunca: 


bazen yalnizca bir sabah yalniz uyanirsin birisine sarilarak; bazense her sabah. sonra kalkar gidersin ve tum bir dunya arkanda kalir. kimi zaman nefessiz bir baskasinin ruyasinda kendine uyanirsin, diger bir zamanda da bir baskasinin yataginda baskasinin ruyasina...ki en kotusu de bu olsa gerek. sonra sadece bir gece bile olsa kendine sarilip uyursun. ve iste o kendi gezegeninin seni cagirdigi gece olur. o kadar cesur olabildigin zamanlarin birinde...

*                                                                    *                                                        *

uzun zamandir yollardaydim elis,

icinden cikilmaz bir ormanin girisine kadar gelmeyi basarip ilk gordugum agaca sarildim. karsimda yanan bir gezegen ve yapayalniz evimi goruyordum. seni bunca zaman o evde nasil bu kadar yalniz birakabildim diye kendime kizdim. ben o atese dalmaya coktandir hazirdim aslinda elis.

icime kazara kacan bir nilufer cicegi butun cigerlerimi sarmisti. bunun uzerine cicekleri dusunmeye basladim. bir cicek pazarinin onunden gecerken cicek kokusunun bana guzel seyler hatirlatmasini bekledim. uzerimin kan cicekleriyle kapli oldugunu farketmeden.

burnuma kan ve camur kokusu geldiginde yanimda duran adam buna cok sasirmisti. uzun sure dusunmeden ona sadece icimden boyle geldigini soyledim. ve bu en ikna edici olaniydi. 

zor sorulara verilebilecek cevaplarin aslinda cok kolay oldugunu gordum elis.

*                                                                   *                                                        *

'gitmek yari olum gibi. mezarinin basinda aglayanlari da ardindan naptiklarini da hep gorursun cunku. ama en zoru o mezarin basinda kendin olup durabilmek ve oylece durup kendi gozlerinin  icine bakabilmek'




ilk karsilastigimizda bana 'Senyorita' dedi. ve ispanyolca devam etti. o agacin altinda ve o guzel yaz gununde ona ispanyolca bilmedigimi anlatmaya calistigimda beni hic dinlemedi saniyorum. bir sure boyunca her sabah bu rituelimiz devam etti. 

artik coktandir ona kendimi anlatmayi birakmistim. sadece gulumseyerek cevap veriyor, bildigim birkac ispanyolca sozcukle belki de onu mutlu ediyordum. o gun O'na son kez gulumsedim. bir daha karsilasmayacagimizi ve o gun gidicegimi bilmiyordu. gitmeden once her zaman yaptigim gibi gulumsemistim ve o bilmese de ben onunla o agacin altinda vedalasmistim. 

belki de gercek veda bu olmalidir elis. nasil kiymetli ah bir bilsen!

*                                                           *                                                                *

aklima bilge adamin sozleri geldi sonra. 

'kalbini koru sevgili elis tum dilegim bu'

bu soze sarilip kac gece oylece uyuyup kaldim bilmiyorum, dua gibi... mektuplarindan sesini duyabildigim bir adamdi o evet.

evet elis benim tum mucadelem bu. ve bu senin icin. tum dunya kan ciceklerini serperken uzerimize birbirimize ne kadar benzedigimizi ve aslinda senin hikayeni anlatirken nasil kendi hikayem olup ona sarildigimi gordum. 

iyi ve kotu ressamlar sanatlarini yaratirken biz de kendi hikayemizi yazdik belki oylece naif. iyi ve kotu cizim arasinda fark yokmus aslinda. hepsi biz kendimiz olup iyi ve kotu resim arasindaki farki sezebilecek sanat anlayisina sahip olalim diyeymis. 

nasil mutluyum bir bilsen, Samsa gibi bir bocege donusmeden o tatli uykudan uyandigim icin. 


*                                                      *                                                                 *

hikayelerin mutlu sonla bitmedigini biliyorsun elis.

ben sadece mutlu cumleler ve sozcukler olsun istiyorum o kadar. o yuzden de boyle soyluyorum.

belki de yeni gelen baharla icimde acan cicekler asktir...

gitmeden once gulumsemeyi unutma sakin!


mutlu sonlara sevgilerimle elis,