10 Ağustos 2010 Salı

ölme elis!

çok özledim seni elis... bugün ve tam da şu an...

yollar geçtim, insanlar ezdim, kırları bile önemsemedim... ne kadar kırçiçeği varsa bir dokunup geçtim. koparmaya bile tenezzül etmeyecek kadar ermedi ellerim köklerine.

sonra yolda daha önce gölgesine sırtını döndüğüm gerçek bir ele yüzümü sürdüm. kendisi olmasına ilk kez izin verdiğim kibirsiz el dokundu saçlarıma ama yoluma devam ettim ben...

naifliğinle kavga eden tüm şövalyelerle savaşman adına sana hazırladığım o büyülü kılıç için ter döküyorum şehrin en görkemli görüntüsünün ardındaki çöplüklerde. en iyi ihtimalle kibarlıkla bezenmiş çirkin gülüşlü lağımlarda.

ve bugün büyük bina nın ardındaki çöplükte birkaç serserinin saldırısına uğradım. hırpalandıkça seni hatırladım. kaçmam güçtü. senin kılıcının parlaklığı için olabilecek en kötü ihtimallere mecburdum.

ağlamadım kılıcın parlaklığını paslı gözyaşlarımla kirletmeyeceğim çünkü.

ama bugün birkez daha anladım ki ipim ellerinde elissss....

seni kaçırıp sakladığım yerde büyüceksin bu yüzden. ben beslenmen için zaman zaman hikayeler taşıycam sırtımda.

kambur bir zavallı olacağım belki ama....

yeter ki ipim hep senin naif ellerinde olsun...

beni öldür ama sen ölme elis!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder