18 Şubat 2012 Cumartesi

Sizin hiç süper kahramanınız öldü mü?




“Neden hep bazı süper kahramanların tüm kötülüklerini bilsekte onları sonsuza dek sevmeye mahkum ediliriz?"





Soğuk bir kasaba akşamında süper kahramanlarını ormanda bir
bir kaybetti elis. Bundan daha çocuk olamazdı. Ama çocuklara masallar varken o kendi masalını kendisi
yazan bir çocuk olmayı öğrenmeliydi. Gezegen zordu.

Ormana sırtını dönüp eve doğru yol aldığında vakit gece
yarısını çoktan geçmişti…Aramaya koyulmadı o da gidenleri. Ama “Niye hep bazı
süper kahramanları tüm kötülüklerini bilsekte sonsuza dek sevmeye mahkum
ediliriz” diye düşünerek çok ağladı.

Uzun geçen sayısız günlerin ardından unutmuş gibi yaptı. Bir
sabah ansızın güneşin açtığını farketti. Kapısının önünde gıcır gıcır
paketlerinde yeni süper kahramanlarını buldu. Yenilerini dikkatli bir gözle
izlemeye başladı. Çocuklar delirir miydi?
Sanmam diye düşündü. Çünkü çocuklarla deliler zaten aynı gezegenin
sakinleriydi.

Paketleri heyecanla açtığında görmüştü ki yeniler daha öncekilerin
basit bir suretiydi. Ormanda kaybettikleri yeniymiş gibi geri gelmişti. “Şaka
başkalarına yapılınca komik oluyor “ diye düşündü.

Çizgi filmler dışında hiçbir yerde bir şey tekrar yapıldığında eskisinden daha güzel
olamazdı.

elis sadece çizgi filmlerde gördüğümüz türden tüm galaksinin duyabileceği bir çığlık attı. Ve gezegene şöyle seslendi:

“Bana bunu neden yaptın?”

Bilirsiniz işte. Cevap alamadı.

14 Şubat 2012 Salı

tek eşlilik üzerine,





tüm bu söylenenlerin aksine bu karşı koyulamaz tek eşlilik içgüdüsü her şeyi daha tutkulu bir hale getiriyor. çünkü dünyada eşi olmayan bir şeyi arzuluyorsun ve bu o şeyi herkeste bulunan maddi bir şey olmaktan çıkarıyor.bu kutsallık birleşmenin en önemli sosu ve aldığım sınırsız hazzın en önemli sebebi. aradığım şey bu dünyada bir tek onda var.
ve ben onu deli gibi arzuluyorum...

13 Şubat 2012 Pazartesi

size değer veriyorum,




Büyüsek, yaşlansak, şehirler
değiştirsek, saçlarımız beyazlaşsa, başka şehirlerde başka insanlarla olsak,
adresimiz değişse ya da telefon numaramız ama biz hep aynı kalsak…kalsaydık.

Bazen evi dip köşe temizlemek
istersin. Ama hep yarım kalır. Söylemek istediklerimiz gibi. Yıllar geçmiş
koskoca bir bilgi kirliliği ve insan
israfı. Bazen sanal ortamdaki tek bir tıklama bazen de yıllarca saklanmış
o sinsi gerçeğin kısacık bir cümleyle
alelade bir özeti sonuç olarak tutuşturuluverilir elinize. “Neden mi?” Çünkü kötü
şeyler hep başkasının başına gelir ve şaka başkasına yapılınca komiktir. Sen de
hiç neden diye sormazsın.

Ben hiç “Bana bunu neden
yaptın?” diye sormadım. Şimdi dip köşe yapılmamış o temizliğin birikintileri
bana bakar durur öylece.

Beni hiç bırakmaz dediğin
insanlar, öyle sıcak samimi arkadaşlıklar, sana verdiği değeri anlata anlata
bitiremeyen mısralar, sıcacık bir aile bile bazen…

Bence yalnızlık bir zamanlar
sevdiğin insanların artık seni anlamaması ve çağa ayak uyduramamaktır. Bugün
olsa bugün yine “Bana bunu neden yaptın?” diye sormazdım. Şimdi de
sormayacağım.

Ama siz sorun. O değer yüklü
kişiye. Değer kişinin önünde değilse. Bunu size neden yapmış acaba bencilce,
gözünü bile kırpmadan, egosunu sırtından çıkarıp atmadan.

Benim içinse verdiğim
değerler hala baki.

Ama değer kişinin
önünde.