'Oysa ki sizin sonsuzluk alginiz zihnimde hep bir saniye suruyor. Ben gercekten sonsuza dek surucek olan bir anlam ariyorum.'
Bazen her sey dogru oldugunu bildigim insanlardan gercek olan seyler duymam icin yasanmis gibi geliyor. Uzun zaman once aldigim bir mektup olmasi gerektigi zamanda karsima cikti.
Bugun bir kez daha anladim su soz cok dogru: Her sey oyle olmasi gerektigi icin oyle oluyor.
Ve evet bugun her sey olmasi gerektigi gibi hayatimda.
Aldigim bu mektubun benim icin anlami da...
Cunku bazen en anlamli diyaloglar birbirini gercekten hic tanimamis, hic ortak bir hayat paylasmamis,birbirine kucuk ego oyunlari oynamak zorunda kalmamis insanlar arasinda geciyor. Ben bu safligi, karsiliksizligi ve dolaysizligi seviyorum.
Kim bilir belki bir gun ben de yeniden yazarim,
Bazen her sey dogru oldugunu bildigim insanlardan gercek olan seyler duymam icin yasanmis gibi geliyor. Uzun zaman once aldigim bir mektup olmasi gerektigi zamanda karsima cikti.
Bugun bir kez daha anladim su soz cok dogru: Her sey oyle olmasi gerektigi icin oyle oluyor.
Ve evet bugun her sey olmasi gerektigi gibi hayatimda.
Aldigim bu mektubun benim icin anlami da...
Cunku bazen en anlamli diyaloglar birbirini gercekten hic tanimamis, hic ortak bir hayat paylasmamis,birbirine kucuk ego oyunlari oynamak zorunda kalmamis insanlar arasinda geciyor. Ben bu safligi, karsiliksizligi ve dolaysizligi seviyorum.
Kim bilir belki bir gun ben de yeniden yazarim,
* * *
Labirent
"Doğru yolu bulmak için kaybolmak gerekir... Labirent, içine giren kaybolsun ve dolaşsın diye yapılır. Ama labirent, o aynı kişiye, yeni bir plan çizmesi ve labirentin gücünü yok etmesi için bir başkaldırıyı da düşündürür. Bunu başardığı takdirde insan labirenti yıkacaktır; onu boydan boya geçen biri için labirent yoktur."
"Doğru yolu bulmak için kaybolmak gerekir... Labirent, içine giren kaybolsun ve dolaşsın diye yapılır. Ama labirent, o aynı kişiye, yeni bir plan çizmesi ve labirentin gücünü yok etmesi için bir başkaldırıyı da düşündürür. Bunu başardığı takdirde insan labirenti yıkacaktır; onu boydan boya geçen biri için labirent yoktur."
(Hans Magnus Enzensberger)
Uzun zamandır sana yazamadım vakitsizlikten, Elis...
Dünya bize gerçekte olduğumuz kişi olabilmeyi nasip etsin...
Hayat bize en az iki farklı insan olarak yaşamayı uygun görmüştür. Biri içimizdeki biz diğeri konu komşudan, arkadaşlara göründüğümüz biz... En çok sevdiğimiz kişilere bile anne, sevgili, eş, dost adı ne olursa olsun çok azını gösterebiliriz. Kimi zaman içimizdeki bizden korkarız kimi zaman sevdiklerimizi üzmekten... O içimizdeki iki insanın arasındaki mesafe açıldıkça biz kendimize yabancılaşmaya başlarız. Kendimizi bir labirentte hissederiz. Bunu kırıp çıktığımızda ise her yer harfiyatla dolu olabilir. Makası kapatabilmek için debeleniriz, ama bir kısır döngü bizi çoktan yakalamıştır. İnsan vazgeçebildikleri kadar kendi... Bazen en sevdiklerimizden onların kaprislerinden, bazen kendi içimizde taşıdığımız adını bile koymaktan korktuğumuz korkularımızdan kurtulmak için onlarla yüzleşmek gerek, bedeli ne olursa olsun... Ama emin ol ki kader diye bir şey var; senin en umutsuz olduğun anlarda karşına çıkacak ve sana tekrar varlığını hissettirecektir. Aslında olayın özü bu; her şey içinde başlar ve biter.
"Hiçbir şeyin kısa yolu yoktur. Her şey zor yoldan yapılmalı demiyorum. Şunu söylemek istiyorum: Seni ateşleyen ses, kendi sesindir. Quaker’ların dediği gibi, “içindeki ışık”tır. O ışık sensin. Tek hakikat bu." Martin Scorsese'den Kızı Franceska'ya…
Eski bir inanıştır ama ben ona hala inanıyorum herkes yıldızıyla doğar gökyüzünde belirir ve sen öldüğünde o da kaybolur... Bir gece yıldızını ara, eğer görebilirsen hissettiğinden ne kadar daha fazla parladığını gör, içindeki ışığın gücünü fark et, kentin ışıkları izin verirse elbette...
Hiç beklemediğin bir anda, kirpiklerinin arasına bir kar tanesi düşer ve sen dünyaya bir prizmanın içinden rengarenk bakarsın ya; o kar tanesi seni hiç beklemediğin anda bulacaktır.
Dünya yoruyor, yaşamak da... Hastalıklar, kırgınlıklar, hayal kırıklıkları hepsi belki de o labirentin sen doğru yolu bul diye önüne çıkardıkları engellerdir. Yaşamak, iş yaşamı gibi, dönersin eve, kapıyı açarsın ve sevdiğine kavuşursun. Bütün çileler o gülümseme anı için...
“Hakikat iki kişiye muhtaçtır; biri onu dillendiren, diğeri onu anlayan” der Halil Cibran…
Salinger'in sözlerini hiç unutmamalı insan; "sakın kimseye bir şey anlatma sonra onları özlemek zorunda kalırsın"
Ve o duvarları yıkan seni ne korkutabilir ki?
Uzun zamandır sana yazamadım vakitsizlikten, Elis...
Dünya bize gerçekte olduğumuz kişi olabilmeyi nasip etsin...
Hayat bize en az iki farklı insan olarak yaşamayı uygun görmüştür. Biri içimizdeki biz diğeri konu komşudan, arkadaşlara göründüğümüz biz... En çok sevdiğimiz kişilere bile anne, sevgili, eş, dost adı ne olursa olsun çok azını gösterebiliriz. Kimi zaman içimizdeki bizden korkarız kimi zaman sevdiklerimizi üzmekten... O içimizdeki iki insanın arasındaki mesafe açıldıkça biz kendimize yabancılaşmaya başlarız. Kendimizi bir labirentte hissederiz. Bunu kırıp çıktığımızda ise her yer harfiyatla dolu olabilir. Makası kapatabilmek için debeleniriz, ama bir kısır döngü bizi çoktan yakalamıştır. İnsan vazgeçebildikleri kadar kendi... Bazen en sevdiklerimizden onların kaprislerinden, bazen kendi içimizde taşıdığımız adını bile koymaktan korktuğumuz korkularımızdan kurtulmak için onlarla yüzleşmek gerek, bedeli ne olursa olsun... Ama emin ol ki kader diye bir şey var; senin en umutsuz olduğun anlarda karşına çıkacak ve sana tekrar varlığını hissettirecektir. Aslında olayın özü bu; her şey içinde başlar ve biter.
"Hiçbir şeyin kısa yolu yoktur. Her şey zor yoldan yapılmalı demiyorum. Şunu söylemek istiyorum: Seni ateşleyen ses, kendi sesindir. Quaker’ların dediği gibi, “içindeki ışık”tır. O ışık sensin. Tek hakikat bu." Martin Scorsese'den Kızı Franceska'ya…
Eski bir inanıştır ama ben ona hala inanıyorum herkes yıldızıyla doğar gökyüzünde belirir ve sen öldüğünde o da kaybolur... Bir gece yıldızını ara, eğer görebilirsen hissettiğinden ne kadar daha fazla parladığını gör, içindeki ışığın gücünü fark et, kentin ışıkları izin verirse elbette...
Hiç beklemediğin bir anda, kirpiklerinin arasına bir kar tanesi düşer ve sen dünyaya bir prizmanın içinden rengarenk bakarsın ya; o kar tanesi seni hiç beklemediğin anda bulacaktır.
Dünya yoruyor, yaşamak da... Hastalıklar, kırgınlıklar, hayal kırıklıkları hepsi belki de o labirentin sen doğru yolu bul diye önüne çıkardıkları engellerdir. Yaşamak, iş yaşamı gibi, dönersin eve, kapıyı açarsın ve sevdiğine kavuşursun. Bütün çileler o gülümseme anı için...
“Hakikat iki kişiye muhtaçtır; biri onu dillendiren, diğeri onu anlayan” der Halil Cibran…
Salinger'in sözlerini hiç unutmamalı insan; "sakın kimseye bir şey anlatma sonra onları özlemek zorunda kalırsın"
Ve o duvarları yıkan seni ne korkutabilir ki?
?
"Bence bir efsaneyiz biz, acılı, mutsuz
YanıtlaSilve hayal gücüyle görünürüz sadece" Edip Cansever
her sey biraz puslu ve de samimiyetizce bir soguklukla gorunuyor onlarin olabildigince gercek dunyasindan. bir tek hayal gucu iyilestiriyor bizi ve de yazmak... sadece yazalim oyleyse!
YanıtlaSil"Küçük bir inanç yeter bana,
SilVe güze inanabilirdim,
Ama biter mevsim,öteki başlar," Melih Cevdet Anday