28 Eylül 2010 Salı

"dur! " dedi artık...



bu hikaye bugün bekleyemezdi. çünkü... sabırsız eliss.

terkettiğim yerde en berbat kıyafetleriyle ıslanmıştı. bıraktığım yemek artıklarının üzerinde sinekler uçuşmaktaydı. günlerdir açtı.

pişmanlık ve suçlulukla etrafında dolandım. oyuncağını hırpalayıp sonra buna üzülen o aptal çocuklar gibiydim artık. uyandırmak için itip kakmam ölü bedenini, elzem olmuştu. ona "ben bir deniz atı değilim" adlı şarkıyı söyleyip durdum. sesimin en çatallaşmış haliyle rahatsız olup birdenbire gözlerini açıversin diye.

ama işte o benim oyuncağım değildi. gitti mi giderdi. acıması, yalanı ve şakası yoktu. çünkü hayatımdaki tek gerçek şey oydu. kıymetini bilememiştim. oyunlar oynamayı ve hayaletlere sarılmayı seviyordum.

sonra bir ara uyanır gibi oldu. ve şöyle mırıldandı: "dün gece hangi oyuncağına sarılıp uyudun elis. peki ya ondan önceki gece hangisinin sesini duydun. sonra ondan önceki gece....."

"dur!!!!" diye bağırdım.

bunun üzerine hiç istifini bozmadan mırıldanmaya devam etti ve dedi ki:

"o görkemli, eğlenceli oyuncaklarını sonu olmayan oyunlarını al git burdan. burası sadece senin için tasarlanmış sıradan bir gezegendi. ama sen önce gezegeni terkettin sonra da beni bu mağaraya hapsettin. şimdi de sesimi duymaya bile tahammülün yok. çünkü sana asla istediğin ve beklediğin şeyleri söylemeyeceğim."

anlamıştım. artık cebimde bir gün idare edecek kadar bile hayal gücüm kalmamıştı. can çekişiyordu ama beni de beraberinde götüreceği için mutluydu. cansız bedeni kim ne yapardı?

onsuz kimsenin hiç bir işine yaramayacaktım.

ilk kez benim yanımda ağladığını gördüm. bir damla gözyaşıydı işte o da ağlamak denirse. ama ben anlamıştım. yanlış yoldaydım.

onla olursam her şeydim. ama hiçkimsem olmayacaktı. onla değilsem hiçbir şeydim. ama birçok kimse arasında hiçbir şey olmanın ne anlamı vardı.

baylar müsadenizle...

o yoldan sizinle yürümeyeceğim.

ya farklı yollardan birlikte. ya da aynı yoldan başkalarıyla.

bugünüm de bensiz geçmemişti. mutluydum.

"ben bir deniz atı değilim" diye mırıldanarak ayrıldım elis'in yanından. kızmıştı ama ona daha günlük güneşlik bir hikaye taşımak için yeniden şehrin çöplüklerine doğru yola koyulduğumu bilmiyordu.

yüzündeki tebessümü tekrar göreceğimi düşündükçe daha çok heyecanlandım.

böyle hepimiz ağlıyorduk. çok kalabalıktık ve gezegene benimle birlikte ancak tek bir kişiyi taşıma hakkım vardı.

hikayelere ağır gelen tüm kişilerden arınırsam elis ile benim yeni bir hikayemiz olacaktı. gerçek kişilerin olmadığı yerde bir süre hikaye yoktu.

bir anlaşma yapmıştık. bu oyunun sonunda ya tüm hayal gücünü alacak görünmez olacaktı. ya da doğru hamleyi yapıp onun bütün yeteneklerine sahip olacaktım.

tabii ki kazanacaktım!

görmek ister misiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder