
bu mektubu sana çok zor şartlar altında yazıyorum. çok az zamanım var. anlatmak istediklerimi anlatıp hemen yola koyulmalıyım.
bugün yine karlı bir gündü ve tüm kırlar boyunca dizlerime kadar gelen kara resimler çizerek eve ulaştım. içinde senin ve benim resmimizin olduğu karlar...
dün yine bana evlenme teklif ettin. yıllardır sürüp giden bir ritüeldi bu. beş yılda bir biraraya gelir sanki ilk defa karşılaşmışız gibi ciddiyetimizi takınır neden sonra yıllardır tanıştığımızın farkına varır kahkahalara boğulmuş bir sohbetin içinde buluruz kendimizi biz seninle.
eve gelmeden önce yine insanların gözlerinin içinden girip okyanuslarına daldım. yılanlarıyla seviştim. sevgi dolu bir sevişme olmadı seninle benim aramda olduğu gibi. onlar erotizmi biliyorlardı. bizse sevmenin ne olduğunu deneyim ediyorduk.
erotizmleri hayvansal içgüdülerine teslimiyetten geliyordu. her gün birbirleriyle savaşıyorlar ve sonra hiçbir şey olmamış gibi gece olunca birbirinden yalıtılmış kalabalıklara karışıp sevişiyorlardı. hani biz hiç tanışmamış gibi oluyoruz ya elien onlar da -mış gibi yaparlardı işte.
sana -mış gibi yapıyorsun dediğimde kızarsın. demeyeceğim.
bildiğim tek şey bütün dünya savaşıyor ve sen seviyorsun.
bunca yıl seni gözmezlikten geldim. ısrarcı bir inattı benimkisi. kadere olan bağlılığın kalbime, ruhuma ve bedenime yapılmış bir saldırı gibi geldi bana hep. oysa sen biz birbirimiz için yaratıldık dersin.
bu zinciri kırmak için çok uğraştım.
karları izlemek isterdim şimdi seninle. daha önce bir lunaparkta karlarla boğuşmuş onlara bulanmış içlerine dalıp pamuk şekerinden yapılmış ağaçlar çıkarmıştık. hatırlıyor musun gerçekten?
burada herkes hiçbir şey hatırlamadığımı söylüyor. oysa ki senle ilgili anılarım o kadar net ki elien...
az sonra gitmek zorunda olacağım.
ama belki hep gitmek zorunda olacağım.
oysa ki sen karlı yolları aşılmış uçsuz bucaksız kırların olduğu bir sonsuzluk vaad ediyorsun elien.
ben yine inat edeceğim sanırım. belki de bu masalın sonu hep kötü bitecek. eğer bir kader varsa hani gidilen yol nolursa olsun hep aynı yere çıkar ya işte.
kendime güvenmiyorum. hiç cesaret etmemiş bir kez bile dile gelmemiş bir kalbim var benim. seni sarıp sarmaladı ya ama en azından içim rahat elien...
unut o sıcaklığı.
sonsuzluğu unut, ölümlülerin evliliğini unut, o ağlamalarına dayanamadığım çocukları unut, o lunaparkı unut , kırları unut, kahkahalarımı unut, saatlerce süren anlamsız konuşmalarımızı da...
her cümlede senden biraz daha nefret ediyor, hemen sonra seni biraz daha seviyorum...
ve beni sevdiğin için seni asla affetmeyen içimdeki kötü ruhlu saçmalıklar kraliçesini öldürmem çok zor!
ona rağmen benimle yaşlanamazsın.
bırak dünya savaşsın
sen sev yine!
ama... bir sonraki masala kadar anlaşılmaz bulup dünyada seni en iyi anladığını iddia ettiğin o saçmalıklar kraliçesini unut.
beni sana getirmeyen bir galaksiye inanmıyorum.
yollar bir yüzyıl daha karlı elien.
karları aşmak için çabalayacağım.
şimdiyse inadımı unutamıyor sana gelemiyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder