30 Aralık 2011 Cuma

ışık beni bulsa bu yıl,



şimdi ben size ne söylersem söyliyim biliyorum bu karanlıkta duymayacaktınız ve görmeyecektiniz. karanlık bilindiğinin aksine sadece görüntüyü değil sesi de içine alan bir şeydi çünkü.

neyin karanlığı olduğunu ne ben açıklayabilirim ne de benimle ilgili benim bilmediğim bir şeyi siz bana söyleyebilirsiniz.

o halde karanlık bir ekranı seyredalarak uyuyakalalım.

ama uyusam bu defa da yarın yeni bir yıl olucak. ah ne çok isterdim o umut dolu nağralarınızdan atmayı mahalle aralarınızda gezintiye çıkmışken tek başıma.

evet uyursam yeni bir yıl olucak ve ben bu şartlar altında yeni bir yıla hazır değilim.

ama birgün ben de bu nağaralardan atarak mahallenizde,karanlıkta uyuma isteğinize taş koyacak ve ışığınızı cebren ve hileyle yakmanıza neden olacağım.

bol ışıklı yıllar herkese,

17 Aralık 2011 Cumartesi

misi-niz?



Bugün dünyaya bir de onların gözünden bakmaya çalıştım elis... sevebileceğim bir yan bulurum diye yanlarına yakın olmaya çalıştım.

dünyaya bir başkasının gözüyle bakmak dünyanın en erdemli hareketiymişse de insan sevmemeyi de bilmeliydi sevdiğine hak verdiği kadar.

bu sabah kalktıktan sonra yataktan yastığım altında onlar için bir şeyler aradım elis ama bulamadım.

gece yatmadan önce aldıklarımı geri koyacağım büyülü düşler bırakmamışlardı akıllarda. ne vardılar ne yoktular...

ya kapalı kapılar ardında gizli planlar yapanlar ya da kapalı zihinler içinde karanlık düşüncelere kapılanlar. hiçbiri benim dünyamda yoktular.

"ışık nerdeyse gölge ordadır"

sahte ışıklarınızın aydınlattığı yer benim gezegenim değil

ben, elinden tuttuğum o şövalyeyi gezegenime götürüp gerçek ışıklar altında birbirimizi taçlandırmaya başladığımızdan beridir o dünyaya bulaşmış çamurlu eteklerimi de çektim gitti.

ışığımdan karanlığınızı, gerçek düşlerimden sahte kabuslarınızı, heyecandan uçuşan eteklerimden ellerinizi çekiniz.

o sahte kibarlıkla söylüyorum: Lütfen!

9 Aralık 2011 Cuma

sevgili şövalyem...







o gece benimle dansa kalkan tek şövalyeydi
ve o şövalye o gece ilk defa dansa kalkıyordu
ikimizde adımlarımızı şaşırdıkça traji-komiktik.
o pisti izleyipte orda olmamış olmak trajik
şimdi ilk defa dans ediyor olmak komikti.

komikti çünkü yetişkin insanların çoktan yapmış olmaları gereken o dansı
biz geç yaşımızda keşfetmiştik
şimdi tecrübesiz yaşlı bir kitap biriktiricisi olduğumu düşünmeye başladım
hiç okunmamış kitapların arasında bilgeliğiyle övünen o kadın ben mişim..

ben kitap okumayı boş zaman aktivitesi sanmıştım değerli şövalyem
oysa tam da şu an hayatımın romanına önsöz yazmak üzereyim.

açıkcası okumayı daha yeni öğrenmişim
bu alfabemin ilk harfleri
ve tüm cahilliğimle roman yazmaya koyuldum

tecrübesizliğimin ve şaşkınlığımın verdiği aptallığı saymazsanız
sonsuza uzanan gökyüzü görkemli şatomuzun tavanı olsun derim
çevremizdeki tüm bilgi kirlilikleri arkamızı döndüğümüz tehlikeli ormanlar
güzellikler de baktığımız yön olsun

masallarda iyiler ne kadar mutlu oluyorlarsa biz de o kadar aşık olduk...sonsuza kadar.


karşılaştığım ilk,tek ve gerçek şövalyeye