30 Nisan 2011 Cumartesi

çöpe akan gözyaşları,




ancak kendisi olduğunu unuttuğunda
sana uzaktan ışıklarını gösteren
ve bu parlaklığa aşık olmanı sağlayan o şey...

her adımında daha bir kaybolur renkleri
sen küçücük kalırsın yaklaştıkça
onun boyu göğe yükselir

parlaklığının tadı kaçar
buz keser soğukluğundan vücudun
hayallerle yaşayıp
kırıklarla ölmek
sonunu bildiğin bir filmi defalarca izlemek gibi işte....

boğazında düğüm düğüm olan seni şair yapmaya yeticek o kelimeler
tüm iç organlarını delerek bağırsaklarına dolanıp
dışarı akar
sonuçta boktan bir şair olursun.


ve geriye kalan tek ihtimal tanrı olacağını sandığın yerde tanrı ya daha yakın olmak için ölmektir...

ölümlü olduğunu bile bile bu dünyanın ışıklarına aşık olmanın bedeli
tanrı yla bu dünyada tanışmaktır belki.

aslen hepsi bu olabilir mi?
ne bir insan, ne bir yer ne de başka hiçbir şey
son zamanlarda gördüğüm en parlak ışıklı şey
bilerek ve isteyerek saklı gizli çöpe attığım
gözyaşlarım,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder