
sahil kıyısındaki görkemli şatomuzda okyanus manzarasını izlerken sen bizi okyanusta uyuyan iki balık olarak hayal ettin elis.sonra...
* * *
birdenbire okyanusta uyuyan iki balık olarak uyandık. dünya hiçbir anlam uyandırmayan bir olaylar yığını olarak bizden çok uzaklara yol alan daha yolun başındayken hafızamızdan silinmiş renksiz bir gemi oluverdi bir anda.
aslında uyku birbirimizi özlememek için tercih ettiğimiz bir yaşam aktivitesi değildi. biz daha çok birbirimizi izleyerek uyuyakalmaya programlanmıştık. Ama şimdi sırası değildi. Çünkü bir başkasının hayaliydik.
* * *
balıklar gece uyurdu ve kötü niyetli balıkçılar onları uykuda avlamak için beklerlerdi görünmez olup karanlıkta. ama bizim için önemli olan şuydu: okyanus tek ve birdi.sınırlarımız sonsuzdu ama sınırlarımız ikimizi hep aynı daire içinde koruyacak şekilde sınırlıydı. ne yazık ki dünyalı balıkçılar da hayaliydi elis'in...
balıkçılar zihnimizdeki zehirli düşüncelerdi. balıkçıların attığı yemlerin içinde bu zehirler öylesine saklanmışlardı ki. ve ben o gece çok ağladım elis...
gözlerimizi sımsıkı kapatarak sadece birbirimize kilitlendiğimiz halde bilmeden göz kapaklarımıza nasıl yenik düştük anlamak zor. belki...
sonuçta biz o yemlerden yemiştik. zehirlenmiştik.
kötü niyetli balıkçıların olduğu bir dünyanın okyanusunda aynı daire içinde kalmak...
* * *
bu bir oyundu... artık bizim için dünya sonsuz bir oyun alanı, okyanus evimizdi.
balıklar gece uyurdu elis. balıkçılar zehirli düşüncelerimizdi.
sonra biz o gece ilk defa yaşadığımız şeyi birbirimize itiraf ettik. balıklar zehirli düşüncelerin kaynağı olan balıkçılara değil birbirlerine aşıktı.
ve ben sadece mutlu sonla biten hikayeleri severim elis...
elis'i geçen yıl tanıdım ben...Yağmurlu bir günde anlatıcısı geç kalmıştı film gösterimine... filmde sihirle dolu bir filmdi; fountain... elis de öyle... sonra elis'in öykülerini okudum bazen çok uzaklardan gelen birer fısıltıydı elis bazen unuttuğumu sandığım eski bir öykü... çoğu zaman anlatıcısının bile unutmaya çabaladığı hayat denen zorlu yolculukta unutulması dilenen bir isimdi: elis... ama o kendini hep hatırlattı... anlatıcısı mutlu biten hikayeleri sevdiğini söylese de hikayelerin mutlu sonla bitmediğini iyi bildiğini sözcüklerinden çıkarıyorum (bu bir okur ukalalığı kabul)balıklar gece uyur mu hayır bir balık olarak bunu söyleyebilirim elis sadece gözlerimizi dinlendiririz.. ve size mutlu günlerin çok, hüzünlü günlerinse olabildiğince az olduğu bir hayat dilerim, elbette anlatıcınıza da:)
YanıtlaSil