27 Mart 2010 Cumartesi

bulutlara dokundum,



köyde yapılan her maskeli baloya katılmıştı elis...

her gece yorgun ağlamaklı bir ifadeyle eve dönüşünde maskesini başucuna koyup ağlamıştı ve de... evinin sıcaklığını her hissettiğinde dışarının ayazı onu daha da bir üzer olmuştu. yorulmuştu bu büyük eğlencelerinden.

bunlar ruhu taze bedeni daha tam oluşmamış çocukların kaldırabileceği türden eğlenceler değildi aslında. ama ona hep büyümesi gerektiğini öğütleyen bir uğultu vardı rüzgarın sesinde. her gece elis yatmadan önce bu uğultuyu dinleyerek uyumayı adet haline getirmişti. maskeli balolar onun büyümesine katkıda bulunan ritüellerdi işte. en güzel kıyafetler giyilir, yüzü en iyi saklayan maskeler seçilir ve en çok "miş" gibi yapana türlü ödüller verilirdi. herkes ağzı kulaklarında karışırken gecenin karanlığına elis hep daha yalnız ve çocukluğundan daha uzaklamış olarak dönerdi sıcacık yatağına...

sonra sıcacık evi buz gibi olur yatağı da küserdi yaşadıklarını düşünerek uyuyamasın diye elis...

dün gece ilk defa maskeli bir baloya maskesiz gitmiş ve bu sayede yatağından uyku öncesinde çocukça hayaller kurması için izin koparabilmişti.

hayalerinin sıcaklığıyla uyuyunca rüyasında bulutlara dokunabilmişti üstelik ilk defa!

elini tuttu bulutlar bir daha hiç bırakmayacaklarmış gibi sanki.

"katıldığım ilk maskeli balodan sonra yaşadığım acıyı dindirdiniz sizinle şimdi ben çok mutluyum. o yabancı karanlık maskeli adamlar da eve gidince benim gibi maskelerini çıkarınca acıdan ağladılar biliyorum" diyerek konuşmaya başladı bulutlarla.

inandıklarını değil gerçekten inanmak istediklerini söyledi. ahhh şu bulutlara kendini biraz inandırabilse onu maviliklerine alıcaklardı ve onları beraber yolculuğa çıkmaya ikna edebilecekti belki.

"biliyorum" dedi.

"gördünüz siz de o karanlık maskeli adamla dans ettiğimi. ama eve gidipte yüzümüzdeki ağırlıklardan kurtulunca ikimizde ağladık. evet evet gerçekten o da ağlamış olmalı" diye devam etti.

bunları söylerken bulutların gözlerinin içine hiç bakmadı. kaçamak bakışlarını gökyüzünden yeryüzüne indirdi suçlu suçlu.

"maskelerimizle çok mutluyduk. önce birbirimizle sonra birbirimizi görmezden gelerek başkalarıyla dans ettik. ama o geceden sonra ikimizde maskelerimizi çıkarıp ağladık, öyle değil mi?" diye seslendi karanlık maskeli adama.

cevap alamadı.

sonra sıcacık bir el dokundu yüzüne. bulutların geçmişi hiç önemsemeyeceğini anlattı ona saniyelik bakışlarıyla uzun uzadıya... önce başını göğsüne yasladı elis o adını bilmediği bulutun. sonra bütün vücudunu o heybetli gövdeye bırakıverdi...
*

sabah uyanınca çokça uyumuş olduğunu farkeden elis bulutların kaybolmasına hiç üzülmedi. çünkü uzun süredir ilk defa bu kadar ruhunu bedeninde hissederek uyumuştu.

bir de ayırdına vardığı bir gerçek vardı.

maskesini ne zaman çıkarsa artık elini her uzattığında bulutlara dokunacaktı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder