
unutmak, unutulmak, unutturmak, unutturulmak.
unutmak için hap içmek bilmeden intihar etmektir aslında.
unutulmak başka bir şey... ama sonuçta o da unutmayı gerektireceği için ona da çeşitli haplar üretilmiş. unutturmak korkmakla ilgili ya da kendi kendine aldığın kararla. genelde karşındakinin rızasını almadan biraz da karşılıklılık esasını çiğneyerek kendi bildiğini okursun. ama nolursa olsun bumerang gibi gider döner sana çarpar. şansın varsa teğet geçer yoksa tam suratının ortasına isabet eder.
benim genelde suratıma çarpıyor. o yüzden ilaç kullanmayı reddediyorum çoğu zaman. samimiyetsiz buluyorum daha doğrusu. bir şeyin ilacı yine başka bir şey olmuyor. illa ilaç olucaksa bir şey yine unutmaya çalıştığın şeyle aynı cinsten bir şey olmalı.
yaşıyormuş gibi yapıp bir yandan da intihar ediyor olmak niye?
bir film vardı. kadın daha az sevilmekten korktuğu için sevgilisini ansızın terk eder. çünkü sevgilisinin başkasını sevmesinden korkar. o kadar güzel kadın ve o kadar çok seçenek vardır ki... sonunda estetik yaptırır ve başka bir yüzle geri döner. adam onu unutmuştur hesapta. oysa başka bir yüzle döndüğünde de yine sevdiği o kadın olur. daha az güzel olmaktan korkmak ve unutturmak kendini, yüzünü...
sonra dönmek ve aynı şekilde sevilmeyi beklemek. bu bir şans, büyük bir şans. böylesi olunca da "film" oluyor işte.
bir film daha vardı. onda da kadın ilişkinin rutininden sıkılıp ilişkisiyle ilgili anılardan kurtulmak için hafızasını sildirir. sonra da intikam için aynı şeyi adam tekrarlar. ama sonuçta yine karşılaşırlar ve yine birbirlerini severler.
bunlar bumerang etkisine sadece iki örnek. ama film oldukları için sonuçta doğalarında "olağanüstülük" taşıyorlar. peki bu iki örnekte de bu insanların yaşadıklarına dair bir bulgu var mı? yaptıkları şey düpedüz intihar.
yüzü de değişsse onunla olan anıların da silinse tekrar aynı tutkuyla sevebileceğin birisi var mı hayatında? onunla karşılaşma ihtimalin yüzde kaç peki?
bugün elimde unuttuklarım var. unutmaya çalıştıklarım, unutur gibi olduklarım, hatırlamakta zorlandıklarım, unutacaklarım var bir de...
daha dün ancak sahiplendiğin bir duyguyu bugün unutmak var bir de. daha hiç tanımadan, anı yapmaya yetecek köprüleri kurmadan unutmak... en saçması da bu işte. olmamış bir meyvayı dalından koparmak gibi.
demek istediğim o ki unutmakla ilgili olan herhangi bir rahatsızlığın çaresini onun dışındaki yabancı bir maddede aramak saçma. hayatta insanın kendisini bırakmasının en doğru olduğu durumlardan birisi de bu sanırım.
eğer illa ki hafızamı siliceğim diyorsan bırak bunu hafızan yapsın.
bir de ruhunu dışarıdan sızabilecek yabancı maddelerden ve hep bir örnek olan davranış tarzlarından koru ki anıların silinirken yüz ifadendeki anlam baki kalsın.
yoksa bu meretin en korkunç yan etkisine maruz kalırsın: Mana-sız-lık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder