6 Nisan 2010 Salı

ideolojik olmaz mısınız?,




ideolojiler; aslında bizim günlük insani gereksinimlerimizi karşılamaya yarayan tamamen alışkanlıklarımız, güdülerimiz ve ihtiyaçlarımızı temsil eden araçlardır.

her kavram gibi o da doğasında ne taşıdığıyla ilgili olarak olumsuzluk ya da olumluluk etiketlerinden biriyle itham edilecek olursa "olumsuzluk" damgası onun kaçınılmaz kaderi olur.

ben de sevmem ideolojik olanları. "bağlılık" taşır özünde çünkü. oyuncağına sarılıp güvenle uyuyan çocukları anımsatır bana belli bir ideolojiye bağlılık duyan insanlar.
ama sevgisizliğim kadar takdirimde o insanlarındır. bir şeye bu kadar bağlı olmak, onun dışında hiçbir şeyi görememek ve adanmak. ne güzel derim işte o zaman "belli" bir duruşları var hayatta.

hiçbir zaman bir şeyi delicesine savunacak ve onun arkasında her şeye rağmen duracak kadar "kararlı" bir insan olamadım maalesef. şimdi düşünüyorum da "ideolojik" olmak güzel şeymiş aslında. ruhun ve aklın ihtiyaç duyduğu birçok şeyi karşılardı böyle bir duruş. herkes bir şeye inanmaya "ihtiyaç" duyar çünkü. güdülerimizde varmış öyle diyorlar. inanacak bir şey bulduk mu sarılır, sonra ona alışır, sonra alıştığımız şeye bağlanırız.

inançsızlık yavan bir şey.

ama işte her şeyin ihtiyaçtan kaynaklanıyor olduğunu düşünmek incitici. inandığınız şeyin özünü erozyona uğratan onu kıran ve inciten bir şey. bir ideolojinin başka bir ideolojiyle yer değiştirmesi mesela. o zaman şimdi daha önce inandığına o kadar da inanmamışssın demek ki. işte o zaman "ideolojik" bir yaratık olduğunu anlar insan.

eğer hayatı tek bir fikre göre yönlendirirsek sonunda anlamsızlaşıyor o fikir dışındaki "diğer her şey". ama eğer fikirler yer değiştirirse bir gün o zaman hayatta sahip olduğunuzu sandığınız tek şeyle birlikte "her şey" de anlamsızlaşır. o daha acı.

bendeki ideolojik yönelim bu günlerde öyle kamuoyunu meşgul eden ciddi meseleleri değil de daha insani bir durumu işaret ediyor.

diyorum ki umarım benimki bilinçaltımdaki bir ihtiyaçtan kaynaklanmıyordur. "benim ideolojim" gerçektir. sanırım öyle değil ama olsun ben böyle mutluyum. ideolojime sarılıp uyumak güzel.

hem yetişkin insanlar arada bir çocuk olunca iyi oluyor. hayatın tadı, tuzu yerine geliyor valla oh be! çocuklar öyle ideoloji falan bilmez hem. bağlanır giderler bir oyuncağa. kaybolunca ağlarlar, bulununca gülerler, hiç bulunmaz zaman geçerse de hiç olmamış gibi unuturlar. hiçte gocunmazlar.

işte bir yetişkin bir oyuncağa bu muameleyi yaparsa -ki biz ona hadi "ideoloji" diyelim- o zaman tutarsız, adi bir insan oluyor. niye ya?

çünkü bir öncekine tam inanmamış demek ki ihtiyaçların ve güdülerin kendini sürüklediği bir nehirde boğulmuş sadece.

eğer gören duyan olursa kral çıplak derler bir de üstelik.

çocuk olasım var!

hayır hayır benimki gerçek!

tanrı bu hayatta tüm insanlara tek bir ideoloji nasip etsin inşallah.

etsin ki sahip olduğumuz o tek bir inancında sonradan "ideolojik" olduğunu anlayıp üzülmeyelim.

şartlar değişti demek pek inandırıcı gelmiyor çünkü. insan başkalarını kandırıyor ama kendini zor biraz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder