
gökyüzü ile yeryüzü hızla birbirinden ayrılmaya devam ediyordu. elis, bulutların üzerinde bu müthiş değişimi ve akıl almaz doğa olayını izliyordu.
oysa tek başına olduğunun farkında değildi. nasıl olduysa birdenbire yükselmekte olanın sadece kendisi olduğunu anladı. diğer herkes aşağıdaydı ve ona küçük görünmeye başlamışlardı. "büyük bina" lar bile nasıl da heybetini kaybetmeye başlıyordu?
çocuk gözlerini kirpikleri kaşlarına değene kadar açtı elis. muhtemelen o da aşağıdan bakanlara küçük görünüyordu. öyle ya yükseldiğimiz ölçüde başkalarına küçük görünürdük biz. neyse ki elis'in küçük olmakla ilgili hiçbir sıkıntısı yoktu.
bu yolculuğu hakedicek ne yapmıştı?
bunu hakedicek ne yaptıysa da bu yolculuğu sevmişti.
bulutların üzerinde yükselmeye devam ediyordu.
tek sorun bir gün o bulutların yağmur olup yağması ve o anda elis'in olağanca hızıyla yeryüzüne çakılma ihtimali olmasıydı.
ama hiç yolu yoktu. uçmak bir tutkuydu ve bulutlar onu terk etmediği sürece gökyüzüyle dans etmekten kimse onu alıkoyamazdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder