14 Haziran 2010 Pazartesi

duvar-mış,




arkasındakiyle paylaştığımız tek ortak nokta olan "duvar" bu işte.

ikimizde o kadar aynıyız ki aslında arkasında birbirimizin olduğunu bilmeden aynı duvara çarpmaktayız. hem de belirli aralıklarla durmadan, bıkmadan, usanmadan!

o kadar da naziğiz ki bir de!!!! komşular duvarın sesinden rahatsız olmasın diye her sarsıntıda yaralanmış bedenlerimizi susturmaktayız bağırmamaları için!!!!

aslında duvara baktığımızda gördüğümüz aynalarımızdan kendi suretimiz sadece.

senden bir tane daha görmek dünyanın en korkunç manzarası olsa gerek! zaten aynalarda bu yüzden hep biraz ürkütmüştür beni.

garip olan arkamda sonsuz bir alan varken kaçamamak sadece. duvarın yarattığı mıknatıs etkisi beni kimi zaman eteklerimden kimi zaman saçlarımdan yakalıyor. kaçmaya çalıştığım o duvarı tırnaklarımla kazıyışım her defasında daha yıkıcı oluyor.

bir gün tırnak darbelerimle yıkılmış duvarın önünde ikimiz olucaz. arkada olanın sadece kendimiz olduğunu anladığımızda güler miyiz acaba yine hiçbir şey olmamış gibi.

sadece bir duvar yıkıldı mı deriz ki tüm umarsızlığımızla?

ya da ben de o duvarla birlikte toz olur gider miyim kaçmaya çalıştığım gezegenin neresi olduğunu bilmeden...

işin kötü tarafı o duvarın bir ömür boyu içimizde yer edecek kadar sağlam olması.

kaçıcaz bir gün evet duvardan kurtulduğumuzu sanarak. ama yıkılmadığına göre ne bir adım geri ne bir adım ileri gitmiş olucaz.

aslında duvar hep orda kalacak!

biz sadece o duvarla ve o duvara rağmen yaşamayı öğrenicez. zamanla etkisi azalıcak, unutulucak...

geriye dönüp baktığımızda gülümseriz sanıyorum.

"madem duvar vardı niye sınırı geçmeye çalıştık?" deriz.

belki de bu kadar sağlam olduğunu bilmediğimiz için. daha da korktuğum şeyse nedenini asla bilemeyecek olmamız...

saçma,

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder